23 Temmuz 2012 Pazartesi

Yazmak...



Biraz abartarak başlayayım,doğdumdan beri yazmanın rahatlatıcı bir etkisi olduğuna hep inandım.. Tamam çok abarttım doğduğumdan beri değil belki ama kendimi bildim bileli yazmanın rahatlattığını düşündüm hep..

Ve hep de yazdım.. Kendi kendime yazdım,çizdim. Sonra sildim hepsini baştan yazdım,baktım olmadı onu da sildim ; böyle böyle sabahlara kadar yazdım. Bir nevi dertleştim kendimle. Bu dediğim gibi,kendimi bildim bileli böyle olmuştur..

İlkokulda hatıra defteri edinmiştim kendime bir tane. Böyle renkli bişeydi,sınıfta ki tüm arkadaşlarıma yazdırmıştım,zorla da olsa yazdırmıştım kimisine.. Ama herkes yazmıştı işte. Hayatımda o okuldan ayrıldıktan sonra belki bir daha hiç görmediğim,görmeyeceğim bir sürü insanın elyazısı belki hala durur çekmecemde..

Sonra bir günlük edindim kendime. Günlük tutmaya başladım. Çok hoşuma gitmişti. Oturuyordum her sıkıldığımda sayfalarca yazı yazıyordum,bileklerim ağrıyana kadar.. Sıkılmıyordum ama,arasıra elimi şöyle bileğimden tutup sallayarak o ağrının dinmesini bekliyordum. O da sağolsun beni çok bekletmeyip ''hadi yazmaya devam genç'' dercesine hemencecik geçiveriyordu.. Yıllar sonra bu günlüğü okurken çok duygulandığım,güldüğüm,ağladığım olmuştur.. Nice nice şeyler işte sayfalarda birikmiş ; ölümler,doğumlar,sınavlar...

Baktım ben bu işi seviyorum,devam ettim.. Amaçsızca,hedef gözetmeden,konu gözetmeden yazmaya devam ettim. Ama yazdıklarım kendimle dertleşmekti,daha büyük bir hedefim,amacım yoktu.. Eğer bu yazıyı biyere bağlanacak,bizde çok güleceğiz,ya da ağlayacağız umuduyla okuyorsan,boşver okuma..

Çünkü yazmak ; illa biyere bağlanması gerekmeyen bir eylemdir.. Bir boşaltım aracıdır belki de.. Bir sakinleşme,bir telkindir insanın kendi kendisine yaptığı.. Bu yazı da öyle sıradan bi yazı işte.. Okuduysanız buraya kadar,bende sıkmıyayım daha fazla,bir sonuç beklentisi içine sokmadan sizi yazıya son vereyim en iyisi...

23 Nisan 2012 Pazartesi

' 'Kaybettik, o kadar ! ''


Bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisi daha tarihe karıştı. Yine heyecanla maç günü beklendi,formalar giyildi ve maça gidildi,bilet bulabilenler statta,bulamayanlar televizyon karşısında futbolcularla birlikte ter döktü adeta.

Maç hakkında söylenebilecek şeyler o kadar çok ki.. Galatasaray'ın son zamanlarda Fenerbahçe karşısında bu kadar iyi ve istekli oynadığı bir maç hatırlamıyorum ben. Maça mükemmel başladı Galatasaray,seyirci bunu görünce gaza geldi ve daha çok bağırdı,yukarıdaki istatistik aslında maçın kısa bir özeti gibi. Galatasaray her alanda daha çok oynamış maçta. Daha çok şut,daha çok korner,daha çok topla oynama yüzdesi. Ancak skor tabelasına baktığımızda işler değişiyor. Orada da Fenerbahçe'nin bir farklı üstünlüğü söz konusu ve futbol skor oyunu olduğu için daha çok şut çekene değil daha çok gol atana üç puan veriyorlar.

Taraftarımızı ayrıca kutlamak gerek sahaya tek bir çöp dahi atmadılar. Tek bir küfür bile duyulmadı,Play-off un en çok mağdur ettiği takımın taraftarları olmamıza rağmen en temiz duruşu yine ultraAslan sergiledi.



Benim en çok ağırıma giden ise bu fotoğraf oldu maç boyunca. Fenerbahçe'ye bir sözüm yok ancak sözüm bu öküzoğlu öküz stoch a. Herşeyden önce sen o formayı centilmenlik için almışsın rakip takımdan ve o formanın üzerinde TÜRK BAYRAĞI var. Sen onu kalkıp orana burana sokamassın. Ayıptır. Azıcık insan olsan bunu düşünürsün ama malesef Türkiye'yi sadece para kapısı bir ülke olarak gören yabancı futbolculardan birisi olduğun için o formayıda sağına soluna sokmayı kendinde hak görüyorsun.. Neyse,umarım bu dingile gerekli ceza verilir.

Ayrıca maç sonunda Fatih TERİM'in yaptığı konuşmada görülmeye değerdi,bu adam yaşlandıkça daha iyi teknik direktör oldu ; ''kaybettik o kadar'' .

17 Nisan 2012 Salı

Futbol sadece futbol değildir !


Futbol sadece futbol değildir !

Futbol aynı zamanda hayattır,yaşam tarzıdır. Deşarj olma yöntemidir,stres atmak için en etkili yoldur,hatta küfür etmek için bile izlenebilir. Normalde takım elbisesi ve kibarlığıyla toplum içinde boy gösteren tipler maç izlerken kendilerinden geçip hakeme veya futbolculara ana avrat küfür edebilir. Bu artık bizim toplumumuzda çok doğal karşılanan bir hadisedir.

Ancak,dün oynanan Beşiktaş-Galatasaray derbisi ülkemizin hala futbolu anlayamadığını göstermiştir bizlere,hemde tokat gibi suratımıza çarparak. Futbolun sadece futbol olmadığını göstermesinin yanında tehlike çanlarının çaldığını da göstermiştir bizlere,gözümüze sokarak hemde.

Maç gayet güzel bir atmosferde başlamış ve öyle bitecek gibi görünmüş izleyenlere, ancak Melo'nun ofsayt kokan golü tribünleri delirtmeye yetmiş. Ve 88. dakikada Hilbert'in yediği kırmızı kart büyük rezillikleri ve tehlikeyi göz önüne sermiş. Maçı izleme imkanım olmadı ancak özetlere baktığımda gördüm ki hakikaten facianın eşiğinden dönülmüş dün akşam. Önce sahaya bir adam giriyor ve arkasından yaşlı başlı bir görevli o adamı ayaklarından tutmaya çalışıyor,işin garibi kenar çizgisinin hemen gerisinde duran iki polis olayı sadece izliyorlar ilk birkaç saniye. O yaşlı başlı adam tutmasa o herifi,ipini kopardığı gibi Hüseyin Göcek'in yanında bitecek.

Sahaya giren ilk vatandaşın hemen ardından bir tanesi daha atlıyor yeşil zemine ve Eboue'ye bi tane çakacak aklınca,ulan senin boyun ne posun ne ; 2 metrelik Eboue hemen gardını alıyor ve bekliyor. Sabri adamı düşürmese yere ve Eboue buna bi tane çaksa daha sonra bütün tribün sahaya inecek ve varın siz düşünün olacakları.

Tam bitti derken bir tanesi daha kopup geliyor. Ve maç yaklaşık 5 dakika duruyor. Hakemin maçı tatil etmesi beklenirken Göçek'in maçası yemiyor ve 4 dakika uzatma verdiği maçı 2. dakika'da bitiriyor.

Burada ne hakeme ne de futbolculara bir sözüm var ; sadece bizlerin halk olarak hala futbol izlemeyi beceremediğimizi belirtmek istiyorum. Hele hele bu rezilliği yapan ülkenin güya elit taraftar grubu ''Çarşı'' olunca iyice şaşırıyor insan !

Peki ben burada bir şey sormak istiyorum ; bu play-off denen garabeti başımıza sarıp sonra da istifa eden Mehmet Ali AYDINLAR'a : daha tam 10 maç var ''süper final'' de.. Şampiyonluk yarışının iyice kızışacağı haftalarda bu stadların güvenliği nasıl sağlanacak ?

Bu hakemlerin,futbolcuların güvenliği nasıl sağlanacak ?

Umarım korktuklarım gerçekleşmez ve sağ salim bir şekilde bu lig biter..

15 Nisan 2012 Pazar

Bu adam !


Bu adam ne yapmaya çalışıyor anlamış değilim. Galatasaray'da oynarken de sevmezdim bu tipi,Fenerbahçe'de de hiç hazzetmiyorum kendisinden. Galatasaray'lı olmama rağmen kendi takımımdayken sevmiyor olmayışım doğru bir kararmış demek ki.

Gün geçtikçe iyice çirkinleşiyor,iyice saldırgan bir hal alıyor. Bunun hırsla,azimle bir ilgisi oldugunu zannetmiyorum ; çünkü şampiyon olsalarda aynı pislikleri görüyoruz bu adamdan,durumları kötü olsa da aynı terbiyesizlikleri yapıyor.

Bir bakalım bugüne kadar ki rezilliklerine ;15 Kasım 2005 Türkiye-İsviçre maçı sonunda İsviçrelilere saldırdı 2 maç ceza yedi,

12 Eylül 2007 Tribünlere 'kol' hareketi yaptı,

19 Aralık 2008 bir gazeteciye ''seni sabaha kadar döverim' dedi,

8 Mart 2009 Kayserispor'lu Cangele'ye 'gırtlağını keserim' işareti yaptı,

12 Nisan 2009 Sabri'ye ''seni öldürürüm'' dedi,

Bu adam kendisine verdiği zararın yanında oynadığı takıma ve en önemlisi Türk Futboluna çok büyük zararlar vermektedir. Bunu yaratan kimlerse,bu herifi bu hale getiren kimlerse yarattıkları şeyle gurur duyabilirler. En son yaptığı şey ise çok yabancı olmadıgı bir hareket açıkçası ; Trabzonspor'lı Zokora'ya ''pis zanci'' diyerek ırkçılık yapan bu adam daha önce de İngiltere'de yapmıştı aynısını.

Dediğim gibi bu futbolcu kılıklı adamla ne kadar övünsek az !

17 Mart 2012 Cumartesi

Türkiye'dir Galatasaray..


 Herşeyden önce çok güzel bir maçtı. Top bir o kalede bir bu kaledeydi. Ancak yine de söylemek istediklerim var. Galatasaray bu sene ki takım ruhunu yine en iyi şekilde sahaya yansıttı. Neredeyse tüm oyuncularıyla yeni bir takım olan Galatasaray, buna rağmen bu sezon neredeyse her maçta gerçekten bir takım gibi oynamayı başardı. Bunu da taraftarlarına en iyi şekilde yansıttı..

  Galatasaray'ın beraberliğe sevindiği yönünde ki iddialar ise gerçekten komik,zira son dakika direkten dönen ve Baros'un tamamlayamadığı topta acaba kaç Fenerbahçe'li kalp krizi geçirmiştir merak içerisindeyim.

  2-0'dan maçı 2-2 ye getiren bu  aslanlara hakkımız varsa eğer,analarının ak sütü gibi helal olsun. Bu sene play off denen zımbırtı olmasaydı şu dakikalarda caddeler Galatasaray'ın şampiyonluğunu deli gibi kutluyor olacaktı.Ancak şike belası sayesinde Fenerbahçe hala şampiyonluk umudu taşıyor,kendince..

  Küçük bir ayrıntı ise Emre Belözoğlu'na ; bu adamı oldum olası sevmedim,sevmiyorum. Galatasaray'da oynarken de hazzetmezdim,şimdi hiç hazzetmiyorum. Görmesi gereken kırmızı kartı Bülent YILDIRIM ne yapacak,merak içerisindeyim doğrusu.

  Fenerbahçe tribünlerinden Fatih TERIM'e atılan ve kaşının açılmasına neden olan cisimi'de allaha havale ediyorum ! Nedense hiç şaşırmadım !

  Herşeye rağmen mükemmel bir maç oldugu kanısındayım.. Unutmamalıyız ki Galatasaray bu heyecanı,bu güzelliği yaşayabiliyorsa Fenerbahçe sayesindedir,Fenerbahçe bu heyecanı,bu güzelliği yaşıyorsa Galatasaray sayesindedir..