28 Eylül 2011 Çarşamba

Kadınlar Tarih Yazıyor !



   Eda,Neslihan,Bahar,Polen,Özge,Gülden

  İsimlerini yazarken bile gurur duyuyorum onlarla.Voleybol Kadın Milli Takımımız yarı finale çıktı.
Yenilmez denen Rusya'yı bu akşam net bir skorla 3-0 mağlup ettiler.Peki neden voleybolculaırmız
büyük bir ilgi görmüyor? Çok merak ediyorum bunu.Basketbolcular ikinci olunca dünyayı ayağa kaldırdık,
milyonlarca prim verdik.Futbolcular gruptan çıkınca bile göklere çıkarıyoruz.Kadınlarımız başarılı olunca
neden onlarla sevinemiyoruz.Neden eksik bırakıyoruz onları.Bir futbol maçını merakla beklediğimiz gibi merakla takip etmiyoruz bu şampiyonayı.Onların her set alışlarında gözlerindeki mutluluğu görmek için o kadar meraklanmıyoruz.

   İnanın bana çok büyük haksızlık yapıyoruz onlara.Rusya gibi bir devi yendikleri halde haberlerde son sıralarda bile yer bulmadı bu kızlar.Ben pozitif ayrımcılık yapıyorum.Hepsini teker teker alınlarından öpüyorum.

   Bu şampiyonada bu kızlara gösterilmeyen ilgide umarım en kısa zamanda gösterilir.

İstanbul



   İstanbul'da yaşamak çoğu insan için bela birşeydir.İstanbul'da yaşayanlar içinde yaşamayanlar içinde.
Yaşayan trafiğinden dert yanar,yaşamayan o ''şehirde yaşanırmı abi yeaa'' diye söylenir durur.
Ama İstanbul'da yaşamak başka birşeydir yine de.İstanbul'u sevmeyenlerin bile içinde bi uktedir sanki.

   Evet çok zor yanları vardır.On dakikalık yolu iki saatte gitmek normal bir insanın katlanabileceği birşey değildir belki yada mavi minibüslerin aralıksız kornalarını gün boyu kulaklarında hatta beyninde hissetmek hoş bir şey değildir.Hele köprü trafiğinde çişinin gelmesi ve senin bir adım bile ilerleyemiyor oluşun çaresizliğin doruk noktasıdır.

  Ama bunca şeye rağmen istanbulda yaşamak başkadır.Boğaz kıyısında bir bardak çay içmek.Geçen gemileri izlemek umarsızca yada vapurda martılara simit atarken onların bağırışlarını dinlemek o trafiği falan unutturur adama.

  Tüm pisliklerine rağmen burada yaşamak güzelmiş be.İstanbul değişik biyermiş..

3 Eylül 2011 Cumartesi

akıl fikir delisi 2

   Asansörde okudum ilk başta.kocaman puntolarla 28 Ağustos günü sitede büyük bir toplantı olduğu yazıyordu.Çok değerli site yönetimi asansörü duyuru panosu gibi kullanma alışkanlığına devam ediyordu.Bir süre sonra asansöre ilk okul tadında ''konuşanlar'' başlığı altında site sakinlerinin isimlerinin yazılabileceği falan geldi aklıma.Neden olmasındı burası öyle bir siteydi işte.Asansörün her yeri kağıt dolmuştu.Hayır asıyorsun,tarihi geçtikten sonra neden kaldırmıyorsun arkadaş.Senin işin yöneticilik değil mi.Duyurmak yöneticilikte ondan sonrası manavlık mı?

   Her neyse asansörden inerken saçma sapan bir ruh hali içerisindeydim.Çünkü toplantıda çok önemli şeyler konuşulacağı yazıyordu.Acaba ne olabilirdi ki.Beni siteden atmaya karar vermiş olabilirlermiydi?Her gece geç saatte eve gelip sabaha kadar müzik dinlemem artık insanların canına tak mı etmişti acaba?Ya da çöpleri vakitli vakitsiz kapının önüne koymam mı sıkmıştı canlarını.Yoksa ben paranoya mı yapıyordum?

   O gün gelmişti.Sanki site yönetimini ciddiye almıyormuş gibi spor bir kıyafetle gittim toplantı odasına.Site yöneticisi Mete Bey kocaman göbeği  ve ciddi suratıyla siyah takım elbisesi içinde bakan izlenimi yaratmıştı kendince.yanına iki tane koruma koysan bildiğin bakandı işte adam.Onu ciddiye almamakla hata mı etmiştim?Altımtaki kapri ve onun üstündeki kısa kollu kurukafa desenli tişörtüm çok mu spor kaçmıştı böyle bir toplantıya?

   Sanırım çok önemli bir şey konuşacaktık.Mete Bey'in ciddiyetine bakılırsa bizim siteyi yıkmak üzere olabilrlerdi.''yol geçecek sitenizden,yıkıyoruz'' demiş olabilirlerdi.Hatta Mete Bey'İn yüz ifadesine bakılırsa yıkım ekipleri birazdan geleceklerdi.

   Mete Bey uzun masanın en başına oturdu.Toplantıya katılım,en son referandumdan daha yüksekti.Mete konuşmaya başladı,kısa bir hoşgeldinizden sonra asıl önemli konuya girdi; ''biliyorsunuzki evlerimiz bizim için çok önemli (aha yıkacaklar lan evi),işte bu yüzden çok değerli bir site sakinimizin önerisini dikkate aldık (lan! sanırım beni atmayı önermiş adam).evlerimizi ilaçlamaya karar verdik ,böcek çıkmış birkaç evden(ohh,bu muydu lannn).

  O an itibariyle önce Mete Bey'in sonra bu ilaçlama işini öneren dingilin ağzını burnunu kırasım gelmişti.Hem beni paranoyaklaştırmışlar,hem de zamanımı çalmışlardı.

   Mete Bey'in yöneticilikten önceki hayatının çok boş geçtiğini ve yönetici olduktan sonra hayatının anlam kazandığını farkettim.Ve onu da öyle kabullenmeye karar verdim.Kim biraz deli değildi ki?

2 Eylül 2011 Cuma

akıl fikir delisi


     ev kalabalıktı,malum bayram;bütün akrabalar toplanmış.çoluk çocuk gırla.metrekareye 3 tane çocuk düşüyordu bir ara.beynim yerinde değildi sanki.o kadar çok çocuk vardı ki,halıdaki yayılmış oyuncaklarıyla bütünleşmişlerdi galiba.bir ara üç yaşlarında tanımadığım bi çocuğu oyuncak bi kamyona binmiş gibi gördüm.korktum.kocaman çocuk oyuncağın içine nasıl girdi lan diye düşündüm.gözümü hemen başka bir yere çevirdim.orda da biraz önce gördüğümden farklı bir şey yoktu aslında.iki yaşındaki kuzenim elindeki bebeğe bir şey yedirmeye çalışıyordu.ve işin ilginci o bir şey yedirmeye çalıştığı oyuncak bebek konuşuyordu lan.''ımmm çok doydumm'' dedi o plastik saçma sapan alet.ben iyiden iyiye tırsmıştım.başka bir yere bakmaya yeltenir gibi oldum.hemen aklıma ''ya başka bir çocuk-oyuncak bütünleşmesi görürsem'' geldi,bende gözümü kapattım.çok pis yusuf yusuf olmuştum.etrafımda sayamadığım kadar çok çocuk vardı.hepsi birleşse beni dövebilirlermiydi ki acaba.hepsinin yaşını toplansan benim yaşımı belki biraz geçerdi ama birlikten kuvvet doğarmıydı ki.ben dayağı yermiydim acaba.gözümü açmadım bir süre,öyle durdum.biraz sonra sesler kayboldu,hiç çocuk sesi gelmiyordu.hatta hiçbir ses gelmiyordu.tek gözümü aralayarak baktım.hepsi yan yana dizilmiş beni izliyordu.daha çok tırsmaya başlamıştım.onlarla ilgilenmiyormuş gibi yaptım.başka yöne baktım,başımı havaya kaldırdım ıslık çalarak.sanki bir sinek varmış da onu yakalamaya çalışıyormuş gibi yaptım.yemediler.zamane gençliği çok akıllanmış.ben tekrar gözümü kapattım.ve götüm götüm kayarak odadan çıktım.kaçtım.